Beyin Okumayı Nasıl Öğreniyor?

Beyin Okumayı Nasıl Öğreniyor?

Aşağıda açıklanan okuma ,yazma anlama ve anlatımla ilgili merkezlerin işlevleri , sadece bu merkezlerle doğrudan ilgili olan derslerin öğretmenleri değil , her öğretmen tarafından bilinmesi gerekmektedir.Bu merkezlerin varlığından ve nasıl çalıştıklarından habersiz olmak yanlış uygulamalara neden olabilir . Öğretmenin çabasının boşa harcanmasına harcadığı eforun karşılığını alamamasına neden olabilir.Öğrencilerin hayatta ilk defa karşılaştıkları kelimelerle dolu bir metinin anlaşılması için öğretmen ne kadar “anlayarak okuyun” derse desin anlamak yada anlamamak öğrencilerin elinde değildir.Her insan yüz kilogramlık yükü kaldırmak ister . Ancak fiziksel gücümüz buna yeterli olmayabilir. Fiziksel gücümüz buna yeterli değilse kaldırabilir miyiz ? Yine herkes güzel şarkı söylemek ister .Bunun için önce güzel bir ses için uygun gırtlak yapısı ile ses telleri ve sonra eğitilmiş bir ses ister.Bu özelliklere sahip olmayan birisine ille de güzel bir şarkı söyleyeceksin denilse söyleyebilir mi ? Her öğrenci anlamak ister ancak merkez anlamasına izin vermediği müddetçe anlaması mümkün değildir. Bu izne davetiye çıkartılması işi öğretmenin görevidir. Bu merkezlerin görevleri ve işleyişleri bilinirse ve bilinçli bir şekilde merkezlerin işlemesine yardımcı olunursa daha verimli ve etkin sonuçlar alınır. Her hangi bir derste kırk kişilik bir sınıftan 35 öğrenci 1 (bir) alıp başarısız duruma düşmesinin nedeni ne olabilir.Eğitim biliminin verilerine göre bunun doğruluğunun izahı mümkün değildir.Okuma , anlama , anlatma yazı yazma , dil öğrenme ve diğer eğitim – öğretimle ilgili beyin merkezleri aşağıda da izah edileceği gibi fotoğraf makinesine benzer bir şekilde çalışırlar.Bu merkezlerden bir çoğu gördüğü ve duyduğu şeylerin anlamları ile birlikte fotoğraflarını çeker.Bu duruma göre konuların kavratılması için o konuların anlamları ile birlikte görüntülerinin beyinde oluşması gerekir.Bunun içinde konuların somut hale getirilmesi görsel ve işitsel araçların kullanılması gerekmektedir. Her somut nesne sınıfa getirilemeyebilir. Böyle durumlarda iyi bir iletişimin olması ve kavratılmaya çalışılan konu yada konuların aslına uygun görüntülerinin öğrencilerin beyinlerinde oluşması için uygun kanallar yani öğretim yöntemleri kullanmalıdır.Bundan birkaç yıl önce TRT de bu konuyla ilgili bir program yayınlanmaktaydı.Ne maksatla konulduğu önemli değil ama öğretmen için çok faydalıydı ve bu konuyla de ilgili olduğu için hatırlanmasında yarar vardır.İki yarışmacıdan birisinin önünde somut bir eşya vardı .Diğer yarışmacı bunu görmüyordu. Birinci şahıs eşyaya bakarak onu anlatıyordu. Anlatılan bu eşyanın görüntüsü ikinci yarışmacının kafasında oluşmasını sağlamaya , ikincisi anlatılanlara dayanarak nesneyi tanımaya ve resmini yapmaya çalışıyordu.Görmediği nesnenin resmini yapan yarışmayı kazanıyordu.
Beyin kafatasının içinde sinir dokusundan yapılmış bir organdır. Çok iri bir cevizi andırır.Ortalama yetişkin bir erkeğin beyni 1 350 gr . kadının da 1250 gr dır . İnsanların zeka durumları beynin ağırlığına değil beyindeki kıvrımlara bağlıdır.Bir beyinde ne kadar kıvrım varsa insan o oranda zekidir. Beyinde merkezlerin yanı sıra okuma ve okuma il ilgili merkezler vardır. Okuma , anlama , konuşma , dil oluşturma , aritmetik ,tanıma , görme , görmeyle ilgili hatırlama merkezleri gibi.
Okuma eğitimi çocuğun çevresi ve çevresi ile ilişkileri , ilgi ve benimsemeleriyle doğrudan ilgilidir.Göz okunan metne ne kadar alışık ise bir sıçramada kavradığı alan o kadar geniş olur( basamak 1).
Okuma sürekli ve gittikçe artan bir tempoyla yapılan uygulama sonucu üzerinde kayarak ilerlemez göz kasları ile zihindeki okuma merkezinin motorize olmasına dayanır. Bir yazıyı okurken göz satır , birbiri arkasına sıçrama yaparak satırın belirli bir parçasını görür her sıçramanın arkasından bir duraklama yapar ,sonra yeni bir durum alarak satırın belirli bir parçasına geçer. Gözümüz 13 veya 19 derecelik bir açıyla bakar, 2cm lik bir kısmı net olarak görür. Sol taraftaki alan okunurken sağ taraftaki bilgileri okunmaya hazır hale gelir ( basamak 3-4-5) daha sonra da bahsedileceği gibi” görme ile hatırlama merkezi “ ile “ işitilen sözleri hatırlama merkez” inde görülen ve işitilen sözlerin anlam ve fotoğrafları depolandığından hızlı okumanın olabilmesi için seçilecek metinlerdeki kelimeleri, daha önce öğrencilerin hayatının bir bölümünde görmüş ve tanımış olmaları gerekmektedir.Böyle durumda öğrenci kelimeyi görür görmez bir bütün halinde tanır ve göz satır üzerinde kaymadan diğer kelimeye sıçrama yapar.Hızlı okumanın sihirli değneği işte budur. Ağır okuyan öğrenciler için seçilecek metinler öğrencilerin yakın çevreleri, yaşantıları, çevrede söylenen maniler , masallar, tekerlemeler ve şiirlerden oluşturulmalı.
Belli bir öğrenci düzeyine göre hazırlanan, dergilerdeki metinler ve öğrencilerin ilgi duymadıkları diğer metinler öğrencilerin okuma hızını arttırıp okuma zevki vereceği yerde okumadan soğumalarına neden olmaktadır.
Hayatta en çok yer alan okuma şekli sessiz okumadır. Sessiz okumada bir takım baş ve dudak hararetleri yapmamalı, kelimeleri ve satırları parmakla veya kalemle izlememelidir (basamak 3-8).
Sesli okumanın ilk kelimeleri kusursuz söylemek, doğru , tabii şivemize uygun bir şekilde konuşur gibi okumaktır (basamak 4-5).
a- Öğretmen ve öğrenci bir parçayı sesli okurken öteki öğrencilerin okunanı her zaman kendi kitaplarından izlemeleri doğru değildir. Okunanı dikkatli dinleyerek anlamaya ve güzel okumanın tadına varmaya çalışmaları gerekmektedir.
b- Yanlışları düzeltme okuma sonuna bırakılmalıdır.
c- Bir parçanın okunması gereksiz yere tekrarlanmamalıdır. Öğrenciyi okumadan soğutan sebeplerden biri de budur. Okuma kurallarını bozmadan öğrenciler ne kadar hızlı okurlarsa okusunlar müdahale edilmemeli , hızlı okumaya teşvik edilmelidir.Göz ne kadar hızlı hareket ederse etsin asla beynin kavrama ve algılama hızına ulaşamaz.Hızlı okunduğunda anlayamamamızın nedeni beyin ile iletişim kuramamaktır. Öğrencilerin kavrama merkezlerinin uyarılması, uyanık tutulması, okunanı yada söyleneni anlaması için hazır bulmuşluk durumuna getirilmesi gerekir. Anlama ve algılama merkezi uyarılmamışsa veyahut öğrencilerin anlama merkezlerinin kapasitesi zorlanmaya çalışılırsa anlama olayı gerçekleşemez, ezberleme olayı olmuş olur. Zorlama ile ya da baskıyla anlamanın olması mümkün değildir. Anlamaya yönelik çalışmalarda öğretmen, o zaman dilimine düşen oranda öğrencilerin anlama kapasitesini ulaşabilmelerini sağlamaya çalışmalıdır.
“Görme ile hatırlama merkezi” inde bu güne kadar gördüğümüz her şeyin fotoğraflarıyla anlamları saklıdır .Gördüğümüz her şeyin fotoğrafları bu büyük arşivdeki öteki fotoğrafların yanına depolanır. Bu olay sonsuz bir hızla ve biz farkına varmadan meydana gelir. İşte eğitim – öğretim etkinliklerinde öğrencilere öğretilen şeylerin fotoğraflarının depolanması ve zamanı geldiğinde kullanabilmesi için konuların somutlaştırılarak işlenmesi, görsel araçların kullanılması, göze dayalı öğrenci merkezli yöntemlerle derslerin işlenmesi gerekmektedir.
Çocuk görmediği bir şeyin görme ile ilgili hatırlama merkezinde fotoğrafını nasıl çekecek? Ya aslına uymayan bir fotoğraf uyduracak yada hayal ettiği şekilde bir fotoğraf oluşturacak . Bunun aksine bir yol izlendiği zaman onun adı ezberleme olur . Eğitim – öğretimde ise ezberin yeri yoktur.
“İşitilen sözleri hatırlama merkezinde” otomatik olarak işittiğimiz her sözün anlamı ve fotoğrafı depolanır . Bir kelimeyi işittiğimiz zaman bu merkezde kelimenin anlamı görüntüsü belirir. İşte öğrencilere öğreteceğimiz her kelimenin anlam ve görüntüsün bu merkezde aslına uygun kaydedilebilmesi ve o kelimenin öğrencilerin beyni tarafından aslına uygun bir şekilde resminin çekilmesi için uygun yöntemlerle öğretilmesi gerekmektedir.
Yabancı dil öğretiminde, görme ile ilgili hatırlama merkezi , işitilen sözleri hatırlama merkezi , yazılı kelimelerin görme ile ilgili hatırlama merkezi , diğer merkezler ve dil oluşturma merkezinin ayrı ayrı ve birbirleriyle bağlantılı fonksiyonları vardır.Dil eğitim – öğretiminde diğer merkezlerin fonksiyonlarına ayrıca değinilmeye gerek yoktur. Dil öğretiminde de bu merkezlerdeki oluşum yukarıda açıklandığı şekildedir. Dil öğretmenlerinin en fazla dikkat etmesi gerek husus öğrettikleri kelimelerin , ilgili merkez tarafından , asıl fotoğraflarını çekilmesidir. Soyut olarak (ezbere ) öğretilmeye çalışılan bir kelimenin fotoğrafı beyinde nasıl oluşacak ? Her öğrenci görmediği bu kelimenin fotoğrafını ya hayali çekecek yada uyduracak . Cümle kalıpları ve zamanların öğretimin de eylemlerle kavratılmaya çalışılmalıdır.
Yazılacak kelimelerin görüntüleri yazı yazma merkezinde hazırlanır. Yazı yazmak istediğimiz zaman görüntüler , beynin sol yarım küresindeki kolun oynatıcı merkezine geçerler ve oradan da sağ el kaslarına ulaşırlar.Solak olan kimselerde , görüntüler sağ yarım küreye geçerler. Öğrenciler , yukarıda izah edildiği şekilde beyindeki yazı yazma merkezinden kaynaklanmayan bir nedenle sol elle yazı yazmaya çalışılırsa müdahale beyindeki yazı yazma merkezinde kaynaklanmayan bir nedenle sol elle yazı yazmaya çalışılırsa müdahale edilmeli , bu durum alışkanlık haline getirilmeleri engellenmeli , diğer durumda müdahale edilmemelidir.Beyinde görüntüleri hazırlanan kelimelerin yazılması için kolun oynatıcı merkezine ve oradan da el kaslarına ulaştığı zaman yazma işlemi başlar.Her öğrenci el kaslarının farklılığından dolayı farklı şekillerde yazarlar. Buna yazı tarzı , biçimi yada şekli deriz. Her öğrencinin aynı şekilde yazı yazmaları beklenmemeli , kendi tazında en iyisini yazmaları sağlanmalıdır.

Selahattin Altaş
Emekli Eğitim Müfettişi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir