Gülveren Şelale Projesi
Gülveren’de ; Erdavut Dağı’nın kuzey eteklerinde başlayan sarıçam orman kuşağı önce batıya,sonra kıvrılarak kuzeye ve doğuya Boğazderesi, Gülveren Yaylası,Güzel Yayla,Kaymak Dağı’ından sonra tekrar güneye yönelerek Karınca Düzü’nde Allahuekber Dağı’nın kuzey yamacındaki orman kuşağı ile birleşerek ta Sarıkamış ormanlarına kadar uzanır. Gülveren Yaylasından kuzeye yönelen diğer kolu ise Artvin-Ardanuç ormanları ile birleşir. Gülveren vadisi ilkbahar ve yazın adete bir çiçek cennetine döner.Bu nedenledir ki adını Gülveren olarak almıştır.
Son yıllarda küresel ısınmanın da etkisiyle sık sık orman yangınları olmaktadır. Son yılların en büyük orman yangınları bu yıl ( Temmuz 2021) oldu.Ülkemizin bir çok yerinde başlayan orman yangınları can ve mal kaybına neden olmuştur.Bu yangınlarda hayatını kaybedenlere rahmet,zarar görenlere ve ülkemize geçmiş olsun.
Düşünüyorum da bu bölgede orman yangını başlarsa müdahalesi zor görünüyor.Uçak ve helikopterle taşınacak suyu bulmak oldukça zordur. Bölgeye yakın bir gölet bulunmamaktadır.Uçak ve helikopterlerin suyu Çoruh Vadisi’ndeki barajlardan alması gerekir.Bu da büyük zaman kaybına neden olur.Daha önceleri Gülveren Şelale Projesinde bahsettiğimiz Gölet yapıldığı takdirde çevrede çıkacak orman yangınlarında ve Şelaleye su desteği sağlamış olur. Bölgedeki ilgilerin dikkatine sunulur.
HER AĞAÇ BİR OKSİJEN FABRİKASIDIR
Her insan hayatta kalabilmesi için günde ortalama yedi ağacın ürettiği 550 litre oksijen tüketir (solur). Her ağaç bir oksijen fabrikası olduğuna göre bir ormanda binlerce,on binlerce ve hatta ormanın büyüklüğüne göre yüz binlerce oksijen fabrikası var demektir. Bunu araştırmacılar,bilim adamları söylüyor.Oksijen fabrikası,hayat kaynağımız ormanlarımız,orman okyanusları cayır cayır yanıyor. Oksijen fabrikalarımız birer birer yok oluyor. Her bir yedi ağacın yanması bir insanın ölümüne eş değer demektir. Bir insan susuz üç gün, yemeksiz üç hafta yaşayabildiği halde oksijensiz ancak üç dakika yaşayabilir.
ALLAH’IN ŞU İŞİNE BAK! DEPREM BİLE BİZİ DESTEKLİYOR.
Yıllar önce hazırladığım ve bir türlü hayata geçiremediğimiz Erzurum-Şenkaya-Gülveren Şelale Projesinde;Projenin hazırlandığı tarihte, yani yirmi yıl önce mümkün olduğu kadar az masrafla hayata geçirilmesinde ciddi bir sorun vardı. Aşağıda etraflıca değindiğimiz “Gülveren Şelale Projesini” besleyecek su,yani Kaçaklar Deresi’nden gelen su (yolun şarampolüne koşulacak- akıtılacak su) yetersizdi. Bu şekilde hiçbir masraf gerektirmiyordu.Bu suya kanal yapılarak Köyden su ilave edilmesi gerekiyordu. Dolayısıyla bunun da bir masrafı olacaktı.Zaten kıt kanaat geçinen köy halkına yük olacaktı.Yetkililere anlatmakta aciz kaldık.Bir türlü anlatamadık. Ama ne var ki yılar önce yörede bir deprem olmuştu.Depremin hep zararlı olduğu bilinir.Binalar yıkılır,insanlar ölür.Bu sefer öyle olmadı.Çok şükür can ve mal kaybı olmadı.Ancak su kaynaklarını etkiledi.Her nasıl olduysa oldu, bunu yer bilimciler daha iyi bilir,Şelaleyi besleyecek Kaçaklar Deresi’ndeki suyun debisini artırdı.Yani su yeterli hale geldi.Başka bir paylaşımda da örnek vermiştim. Çiçekdağı’nda çalışırken halk arasında anlatılan söyle bir şey duymuştum.Ankara-Kayseri demir yolu yapılırken Kırşehir’in en kuzey ilçesi olan Çiçekdağı’ndan geçecekmiş. Çiçekdağı’nın ileri gelenleri toplanıp, konuyu istişare etmişler.Buradan tren yolu geçerse trenin sesinden tavuklar yumurtadan kesilir diyerek tren yolunun geçmesini engellemişler.Onlara göre tavukların yumurtası trenden önemliymiş.Tren yolu Çiçekdağı’na dört kilometre ilerde bulunan ve Yozgat’a bağlı küçük bir köy olan Yerköy’den geçer.Yerköy tren yolu sayesinde kısa zamanda gelişip büyüyerek çevresinin en büyük ilçesi olurken ili andıran Yerköy’de alıveriş merkezleri,oteller,sanayi,pazar vs bulunurken Çiçekdağı yerinde saymış ve hatta küçülerek büyük bir köy konumuna gelmiştir. Çiçekdağı’nda bir lokanta vardı.Adına mecburiyet lokantası denilirdi.Çorba ve kuru fasulyeden başka bir şey bulunmazdı.Devlet işleri için İlçeye gelenler işlerini gördükten sonra Yerköy’e iner,alışverişini orada yapar,paralarını Yerköy’e bırakırlardı.Belki Yerköy’e bağlanmak içlerinden geçiyordur ama sırf kuru inatlarından dolayı bağlanmıyorlar.Umarım konuya böyle yaklaşarak engel çıkaranlar olmaz.Bir söz var ya “Bütün malzemeler hazır.İş yemek yapmaya kaldı.”Yapılacak şey suyun yolun şarampolüne koşularak Kilise Deresi Kaya’sının tepesinden akıtılmasıdır.
GÜLVEREN ŞELALE PROJESİ
Resimde görülen kaya, Gülveren köyünün aşağısında, Kilise Deresi denilen mevkidedir.Kayanın sağından ve önünden gelen dere kayanın hemen önünde birleşir.Güzel bir görüntü oluşturur.Kayanın üstünden geçen ve Dokuzelma köyüne giden yol ileride sağdaki dere ile birleşir.Dereden bir miktar su akmaktadır.Su yolun şarampolüne akıtıldığında ilerde kayanın tepesine gelir.Kayadan aşağı döküldüğünde eşsiz bir şelale olur.Hiç bir masraf gerektirmeyen bir iştir.Kayanın yüksekliği tahminen otuz metredir.Otuz metreden düşen suyun oluşturduğu manzarayı bir düşünelim.Doğal bir şelale.Antalya da görenler bilir,Düden Şelalesinde su 20 metreden düşer. 1970 – 1972 yılları arasında Devlet Su İşleri tarafından piknik ve mesire yeri haline getirilmiştir.Antalya’ya girişte Kırkgöz denilen Mevkiinden kanalla getirilen su 20 metre yükseklikteki kayadan akıtılarak şelale oluşturulmuştur.Her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından gezilmektedir.Kırk metre yükseklikten akacak bir şelale ile bunu bir mukayese edelim.Dereden gelen su yetersiz olabilir.Ancak köyden gelen kayanın önünden akan çay da buna katıldığında su oldukça çoğalır.
Kayanın önü düz bir arazidir. Burada Kilise kalıntısından ve Akkoyun heykelinden, Hıristiyanlar ve Akkoyunlu Devletinin hüküm sürdüğü anlaşılıyor.Derenin kenarında bir koyun heykeli vardı.Kimsenin pek ilgisini çekmezdi.Herhalde herhangi bir nedenle dereye yuvarlandı ve sel tarafından sürüklendi.Derenin ,aynı zamanda kayanın karşısı Erdavut Dağı zirvesine kadar uzanan sık sarıçam ormanları ile kaplıdır.Manzara çok muhteşemdir.Dalar gidersiniz.Derenin karşısında ve az ilerisinde doğal kaynak suyu,gözeler bulunur.Ağustos ayında içseniz bile dikkat etmeniz gerekir.Suyu çok soğuktur ve buzdolabı suyu soğukluğundadır. Elinizi başınıza koymanız gerekir.Böyle bir doğayı,havayı ve suyu bir arada dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz.Biraz aşağıda derede kayanın çatlağından çıkan şifalı maden suyu (Acı su) bulunmaktadır.Burada bir kilisenin varlığı mevkinin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir.Kayanın biraz ilerisinde dere daralmaktadır.Derenin dar kısmından ilerlediğinizde geniş tabanlı bir vadi ve vadinin ortalarına doğru Gülveren kurulmuştur.Dar kısım kapatılıp yapay bir göl oluşturulabilir.Oluşturulan gölün savağından akan su bir kanalla kayadan akıtıldığında Düden Şelalesini aratmayacak nitelikte bir Şelale oluşur.
Oluşturulan şelale çok güzel piknik ve mesire yeri haline gelebilir .Bu güzellikler doğanın yöre insanına verdiği bir nimettir. Bu nimetin kıymetini bilmeli ondan en iyi şekilde yararlanmalı diye düşünüyorum.Böyle bir proje için birkaç yıl önce ilgili yerlere baş vurmuştum. Kaymakamlık ve orman idaresince keşifler yapıldı.Şartlar oluşmuştu. Kaymakam tarafından söz de verilmişti.Sanıyorum Köy heyeti tarafından ciddiye alınmadığı ve etkili girişimler yapılmadığından sonuçsuz kaldı.Böyle bir projenin Gülveren ve hatta yörenin çehresini, değiştireceği makus talihini yeneceği inancını hiç yitirmedim.Böyle bir ortamda,havada ve suda cağ kebabı yemenin ,dinlenmenin ve stres atmanın ve hatta para kazanmanın keyfini bir düşünün. Umarım yeni köy heyeti tekrar konuyu ciddiye alır ,irdeler,depreştirir ve yetkililerin dikkatini çekerek projenin uygulanmasını sağlarlar.
Şenkaya’nın etkili ve ileri gelenlerinin moral vermelerini ve desteklerini esirgememelerini bekliyor,başarılar diliyorum.
Selahattin ALTAŞ
Emekli Eğitim Müfettişi
GULVEREN ŞELALE PROJESI HAKKINDA SAYGIDEGER HOCAMIZ SELAHATTIN ALTAŞ MUKEMMEL BIR AÇIKLAMA YAPMIŞTIR.YAZIYI OKUYUP DA HEYECANLANMAYAN BIR ŞENKAYA LI VARSA YAZIKLAR OLSUN.
GEÇEN YIL YAPILAN TEŞEBBUSU TEKRARLIYALIM KÖYÜ KÖY IDARE HEYETINI CEVRE KÖYLULERINI BILINLENDIRELIM.VIRUS SIKINTISI GE ÇTIKTEN SONRA ETKILI GIRISIMDE BULUNALIM, DIYE DUSUNUYORUM.
Sayın Köycü ilgi ,öneri ve duyarlılığınıza çok teşekkür eder saygılar sunarım.