YABAN MERSİNİ–MEŞE ÜZÜMÜ


- SAYFANIN İÇERİĞİ
- Çeşitli Görseller.
- Şenkaya Yöresinde Yemek Kültürü.
- Şenkaya Öresindeki Adet, Gelenek ve Göreneklerden Bazıları.
- Şenkaya Yöresinde Yenilen Doğada Yetişen Otlardan Bazıları.
- Şenkaya Yöresinde Bahar Çelpeşikliği.




ŞENKAYA YÖRESİNDE BAHAR ÇELPEŞİKLİĞİ (İKLİMİ)
Ders kitaplarında, her ne kadar ilkbahar mevsimi Mart,Nisan, Mayıs ayları olarak gösteriliyor ise de, Şenkaya yöresinde, Nisan,Mayıs ve Haziran aylarına sarkmaktadır.Bazı yıllar,Nisanda başlayan bahar mevsimi tatlı geçer,karlar erimeye başlayınca çayırlardan çimenler-otlar fışkırırdı. Gün geçtikçe kuzey kesimlerdeki karlar da erir, çimenler çoğalır,renkleri de koyulaşmaya başlardı.Bazı yıllar ise bahar başlangıcı ’çelpeşik’ (karışık,bozuk) geçerdi.İşte bu durumda, ‘Nisan bacadan baktırır, kazma kürek yaktırır’ sözü geçerli olabilirdi.
Biraz geçmişe gidelim. Köyde; yazın biçilen otlar yağmura ıslatılmadan kurutulur, önce çayırda tapul yapılır,tapulda iyice kuruyan otlar birkaç gün sonra ‘yığın’ haline getirilirdi.Ekin biçme,dövenle sürme ve savurma işleri bittikten sonra yığınlar kağnı arabasına yüklenir,samanlığa getirilirdi.Samanlığın bacasına itina ile yığılarak büyük bir yığın yapılırdı.Birisi yığının üstüne çıkar,diğeri dirgenle ot atar,üsteki dirgenle otları sağa sola yayarak yerleştirir,bastırarak yığına şekil verirdi.Yığın bir gelin duvağı gibi süslenir,su geçirmesin diye de tepesi ‘cele’ veya geniş yapraklı otlarla örtülürdü.Sarartılmadan kurutulan kaliteli çiçekli otlar ise, yeni doğan kuzu ve danalara yedirilmek üzere samanlığın bir köşesine yığılırdı. Saplar da dövülerek,savrulup saman haline getirildikten sonra samanlığa yerleştirilirdi.Samanın içine, kışa saklansın diye, ‘yaban elması,banda’ (yaban armudu) konulurdu.Saman soğuk hava deposu görevi yapar,onları bozulmadan kışa saklardı.Kışın saman yedirildiğinde, içine gömülen elma ve bandalar aşağı doğru ‘şııır’ diye dökülürdü.Çocuklar define bulmuş gibi sevinirdi.Tatlarına doyum olmazdı.İşlerini düzene koyanlar artık kış için yakacak odun hazırlığına başlardı. Tomruklar el hızarı ile kesilir,balta ile yarılarak su almayan yerlerde istif edilirdi.Köy halkı sadece odun yakardı.
Kışın mal-davarı kayırmak,ahırı temizlemek,hayvanları sulamak için çaya götürme işleri dışında önemli başka bir iş olmazdı.Hayvanlar kayrılırken, otlar yığından çekilip ‘’horom’’ (deste) yapılarak ahıra götürülürdü.Samanlar ise sepete doldurulup omuza atılarak ahıra götürülür, yemliklere boşaltılır,içine de arpa karıştırılırdı. Biraz da gülelim; Rahmetli Latif Amcam, komşu Evbakan Köyündeki bacısını ziyaret eder.Bacısı,ondan hayvanları ‘kayırmasını’ (ot-saman vermesini) ister.Latif amcam saman sepetinin yerini sorar.Ahırda olduğunu öğrenir.Akşam karanlığında, sepeti almak için ahıra gider.Saman sepetlerinin kulpu genellikle, esnek olsun diye hayvan gönünden veya kuyruğundan yapılırdı.Karanlıkta sepete elini uzatır.Eline bir kulp takılır.Kulpu tuttuğu gibi omzuna atarak saman doldurmak için samanlığa gider.Sepeti yavaşça yere indirir.Bir de ne görsün! Omzundaki sepet değil de uyuyan bir dana.Yanlışlıkla, sepet yerine danayı omuzlamıştır.
Günlük işler bitince sobanın başında oturulur,bir tarafta çay suyu kaynarken diğer tarafta fırına atılan patateslerin pişmesi beklenir,hoş sohbetler yapılırdı.
Bahar çelpeşik geçiyorsa, asıl sıkıntı o zaman başlardı.Bahar geldi dersiniz, ertesi gün tekrar kar yağar.Bir tipi- boran çıkar. Ertesi gün hava tekrar açılır.Bu böyle bir müddet sürüp gider. Alaflar bolsa bir mesele yoktur.Alaflar azalmış ise tükenebilir. Alaflar tükenirse, bu durumda çaresiz kalabilirsiniz.’Nisan bacadan baktırır,kazma kürek yaktırır’ sözü asıl o zaman devreye girerdi.Bu söz yakacak konusunda değil de hayvan yiyecekleri,alafları konusu için geçerli olurdu.Odun konusunda bir sıkıntı yaşanmazdı.Çünkü orman içinde, odunu bol olan bir köydü.Bazen Alaflar bitince zorunlu olarak hayvanlara mısır ve patates celeleri yedirilirdi.Küflenen patates celeleri zehirli olabilir.Nitekim bazı yıllar böyle durumlarda farkında olmadan yedirilen küflü patates celeleri bazı ailelerin bir ahır dolusu hayvanının zehirlenmesine sebep olmuştur.Köylülerden alafları tükenenler varsa komşularından, yoksa çevre köylerden alarak baharı atlatmaya çalışırdı. HERŞEYE RAĞMEN O GÜNLER ÇOK GÜZELDİ.
Yorumlar ve görüşler çok güzel resimler tanıtımlar ellerinize sağlık bende İnceçay eski adıyla (Pancırot) lu olarak sayfanızı beyindim veKöyünüze misafir oldum konak sahibi Mikail eşi Nisangül misafir perverliklerinden dolayı teşekkür ederim
Çok teşekkür ederiz. Pancırot bibimin köyü.
Sayın Hocam (sevgili öğretmenimiz), 1980-1982 yılları arasında Şenkaya ilçesinde Kaymakamlık yapmış biri olarak bugüne kadar sitenizi görmemiş ve incelememiş olmanın üzüntüsü içerisinde kendimi ayıplıyor ve hatta suçluyorum. Allahüekber Dağları Milli Parkı ile ilgili paylaşım sayesinde bilgim oldu. Bilgisayardan hemen indirip incelemeye başladım. Şenkaya hakkında geniş bilgilerin yer aldığı Sitenizden çok yararlanacağım. Şenkaya’da görev yaptığım süre zarfında bu bilgilerin pek çoğuna rastlayamadım. Bunu kendi eksikliğim olarak kabul edip siteniz sayesinde bilgi eksikliğimi gidermeğe çalışacağım. Milli parkın adı hakkındaki naçizane düşüncemi Whatsap grubunda paylaştım. Milli parkın tanıtılmasında ” Erzurum İli ile Kars’ın Sarıkamış İlçesi sınırları içerisinde……..” ifadesi yer almaktadır. Kars’ın Sarıkamış ilçesi denirken Erzurum’un Şenkaya İlçesi tabirine yer verilmemiştir. Bu tanımda Şenkaya ilçesinin adı anılmayarak adeta yok sayılmıştır. Bu tutuma en önce Erzurum İli yönetiminin ve milletvekillerinin müdahale ederek düzeltmeleri gerekirdi. Bu gün de bu hatanın düzeltilmesinde en büyük görev onlara düşmektedir. Bu konuyu israrla ve vazgeçilmez bir inatla takip etmek de elbette tüm Şenkaya görevlileri ve halkına düşen bir görevdir.Konuya sahip çıkıp gündeme getirdiğiniz için sizlere minnet ve şükranlarımı arzediyor, saygılar sunuyorum.Sadık İkizek Şenkaya 1980-1982 Dönemi Kaymakamı
i
Saygıdeğer Kaymakamım yorumunuz karşısında ne yazacağımı bilemiyorum Gerçekten çok etkilendim. Konuyu ne kadar güzel anlamış ve özetlermişsiniz. Size çok minnettarız. “Milli parkın adı hakkındaki naçizane düşüncemi Whatsap grubunda paylaştım. Milli parkın tanıtılmasında ” Erzurum İli ile Kars’ın Sarıkamış İlçesi sınırları içerisinde……..” ifadesi yer almaktadır. Kars’ın Sarıkamış ilçesi denirken Erzurum’un Şenkaya İlçesi tabirine yer verilmemiştir. Bu tanımda Şenkaya ilçesinin adı anılmayarak adeta yok sayılmıştır. Bu tutuma en önce Erzurum İli yönetiminin ve milletvekillerinin müdahale ederek düzeltmeleri gerekirdi.” ifadeniz sayesinde Şenkaya’nın yok sayıldığını bir daha anlamış olduk. Ülkemizin sizin gibi devlet adamlarına çok ama çok ihtiyacı vardır. Çok teşekkür ediyor sevgi, saygı ve selamlarımı gönderiyorum.
Selahattin Altaş
Emekli Eğitim Müfettişi