Sarıkamış Harekatında Doğru Bilinen (Sanılan) Yanlışlar & Şiir

DOĞRULARI SÖYLEMEYE DEVAM EDELİM
Uçamıyorsan; koş. Koşamıyorsan, yürü. Eğer yürüyemiyorsan sürün; ama hareket etmeye devam et. Geleceğe ilerlemeyi sürdür. Martin Luther King.











Onlar; Kar çiçekleri, Anadolu’nun kınalı kuzuları, Narman, Oltu, Penek, Karınca Düzü, Allahuekber Dağı’nda şehit düşen 10.Kolordu Şehitleri. Ne birer mezar taşları var, şehit düştükleri çamların, kayaların dibinde yatıyorlar, ne de ölüm yıldönümlerinde bulundukları yerde anılıyorlar. Üstelik ta uzaklarda tersinden “Sarıkamış Şehitleri” diye anılmaktalar (!) Onlar; Narman’da, Oltu’da, Penek’te, Karınca Düzü’nde, Allahuekber Dağı’nda, Beyköy ve Başköy’de vatanları için göğüslerini siper ettiler, yaklaşık kırk bine yakını şehit düştü. Onlara birer anıt mezar çok mu görülmektedir?

* Kilometrelerce yolu kat edip, yalan -yanlış ,kopyala-yapıştır kirli medyanın bilgilerine uyup tersinden, yani Sarıkamış’tan başlatılan “Sarıkamış Şehitlerini Anma” adı altında yapılan anma törenlerine katılan sevgili kardeşim ; Öncelikle şunu bil ki şehitler Sarıkamış şehitleri değil, adında Sarıkamış sözcüğünün geçmesi Sarıkamış şehitleri anlamına gelmez. Şehitler Sarıkamış’ta olmadığına göre madem ki ta buralara kadar geldin şehitlerin yattığı Narman, Oltu, Penek, Karınca Düzü, Allauekber Dağı (Ersinek yöresi) Beyköy ve Başköy’e de git.

* Yetkililerin bir araya gelip bu yanlışa bir çözüm bulmaları gerekiyor.

* Çanakkale Şehitliği ülkemizin gurur kaynağıdır. Birer mezar taşı bulunmaya şehitlerimiz için de böyle bir şehitliğin yapılması arzumuzdur.





Narman,Oltu,Penek, Karınca Düzü, Allahuekber ve diğer tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

Yukarıdaki fotoğraf Sarıkamış Harekatına giden Gümüşhaneli ve Trabzonlu askerlerden oluşuyor.Burası Tanere, Gümüşhane’nin Torul ilçesi Köstere Köyü’ne bağlı bir mahalledir. Yeni adı Dokuzgözeler.Bir çoğumuzun dedeleri de bu yollardan gitmişler ve gidenlerden bir daha haber alınamamış, Tanere adlı köyde zehirli isalden ölmüşler. (Gürsoy Solmaz’dan alıntıdır.)
Aşağıda ise bugünkü görüntüler bulunmaktadır

Kimliği tespit edilemeyen ve kitaplara “şahit” ya da “meçhul asker” diye geçen en yaygın hatıra:
Konaklama yerlerinde karanlıkta hareket ettik! … Birlikler sessizce kol başlarını birer, ikişer izliyorlardı! … Kol başlarında köylü kılavuzlar vardı! … Haritaya göre üç saat sonra bizler doruk çizgisindeki boyun noktasını geçeceğimizi sanıyorduk! … İki kat mesafe yürüdük! … Yine de yokuş çıkmaktan kurtulamadık! … Dağa çıktıkça çevrenin görüntüsü hem güzel, hem de vahşi bir şekil alıyordu! … Her taraf sonsuz karlardan ve yalçın derelerden oluşmuş gibi görünüyordu! .. Bizler kar ve buz kayaları ile örtülü olan bütün bu tepelere, derelere ve birçok alçak dağları ayağımızın altında görüyorduk! … Topçuların bu dik ve derin karlı dağ yolundan nasıl çıkacaklarına aklım ermiyordu! … Bin zahmet ve güçlükle, fakat disiplin ve düzenden ayrılmayarak çıkıyorduk! … En sonunda çıktık! … Fakat bizi, arka tarafı iniş bir boyun noktası değil, çok geniş ve uçsuz bucaksız görülen kardan bir yayla karşıladı! …
Askerler enginlerde, dere içlerinde, ormanın bucaklarında, nerede bir kara nokta, nerede dumanı çıkan bir ocak gördüyse oraya saldırırdı ve böylece koskoca alay çözülüp eridi! … Subaylar çok uğraştı! … Fakat kimseye söz duyurma gücü kalmamıştı! … Hala gözümün önündedir! … Yol kenarında karların içine çömelmiş bir asker, bir yığın karı kolları ile kucaklamış, titreyerek, çığlık atarak dişleri ile kemiriyor, tırnakları ile kazıyordu! … Kaldırıp yola doğru götürmek istedim! … Asker önceki hareketini, çığlığını, dişleri ile tırnakları ile çabalamasını hiç bozmadı ve beni görmedi bile! …
Zavallı çıldırmıştı! … Böylece şu uğursuz buzullar içinde belki on binden fazla insanı bir günde karların altında bıraktık ve geçtik.(S. Harekatı ve 91.Alay-C.Marancı-112-113).



TARİHİ BELGELER IŞIĞINDA DOĞRU ALGILANIP,ZİHİNLERE DOĞRU YERLEŞİNCEYE KADAR TEKRARINDA FAYDA GÖRÜYORUM. İNTERNET VE MEDYADA DOLAŞAN KOPYALA-YAPIŞTIR ,YALAN-YANLIŞ VE KİRLİ BİLGİLERE SEBEP OLANLARI BİR DAHA ŞİDDETLE KINIYORUM.
Sarıkamış Harekâtı bir bütündür. Başlangıç noktası Erzurum, bitiş noktası Sarıkamış’tır. Amacı Sarıkamış’ta bulanan Rus Ordusunu kuşatmak,1879 yılında yapılan, 93 Harbi olarak ta bilinen, Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Ayestefanos Antlaşmasıyla savaş tazminatı olarak Ruslara bırakılan bölgeyi (Elviye- i Selase: Üç sancak; Kars Ardahan ve Batum) kurtarmaktır.1914 -15 yılında yapılmıştır.
En batı ucu Horasan’dan başlayan, doğuda Karınca Düzü’ne kadar uzanan ve yaklaşık 5.320 km karelik alanda yapılmış olup ,kuzeyden 200-250 km’lik bir yay gibi Sarıkamış’ı kuşatmıştır. Harekât planında 3.Orduya bağlı 9,10, ve 11.Kolordular yer almaktadır. Haritada görüldüğü gibi Harekatın geçtiği yerlerin hepsi de harekatın yapıldığı 1914 yılında Rus yönetiminde, şimdi ise Erzurum sınırları içindedir.
Özet olarak kolorduların güzergahları şöyledir:
9.Kolordu
Erzurum- Kargapazarı Dağları-Narman üzerinden hareket ederek Bardız’ da 10.Kolordu ile birleşmektir.


Yaklaşık 150 km’lik bir alanda Rus ordusu ile sıcak çatışmaların olduğu, şehitlerin verildiği yerlerin ve sayılarının bilinmesine ve arşivlerde bulunmasına rağmen, harekatın bu kısımlarını bilerek veya bilmeyerek görmemezlikten gelenler, göz ardı edenler, yok sayanlar, şehitlerin Narman, Oltu, Penek, Karınca Karınca Düzü, Bardız ve Soğanlı ’da verilmesine rağmen anma törenlerinin tersinden yapılmasına,
Anma törenlerinin adının “Sarıkamış Şehitlerini Anma Törenleri” biçiminde algılanmasına ve zihinlerde öyle yerleşmesine, basına da bu biçimde yansımasına sebep olanlar,
Sadece harekatın bitiş noktası olan Sarıkamış yakınlarına varabilen çok az sayıda askerimizin çarpışmalarını değerlendirip bunu Sarıkamış Harekatı sananlar ve ön plana çıkaranlar ,
Asılsız ve ucuz hesaplarla şehitleri kendilerine mal edip, başka amaçlar planlayanlar,
Şenkaya ve Sarıkamış sınırlarını kapsayan milli parka Şenkaya yok sayılarak “Sarıkamış Allahuekber Dağı Milli Parkı” adını verenler,
Yaklaşık kırk bin şehit Allahuekber Dağlarında dururken Sarıkamış sınırları içinde Allahuekber şehitliği gösterenler,
Allahuekber Dağları Şenkaya sınırları içinde olmasına rağmen Sarıkamış sınırları içinde de Allahuekber Dağlarını gösterenler,
Her kim olursa olsun, adı, unvanı ne olursa olsun tarih önünde sorumludurlar. Vicdanlarda yargılanıyorlar. Eninde sonunda bunlar yukarıdaki saydığımız doğru bilenen (sanılan) yanlışlar konusunda tarih önünde yargılanacaklarını,hesap vereceklerini umuyorum.

10.Kolordu
Erzurum-Tortum üzerinden hareket ederek Tortum’da iki kola ayrılır, bir kolu Ahpısor Kapı-Ardos Yaylası üzerinden Oltu’ya, diğer ise Tortum-Yukarı Sivri Köyü-Narman üzerinden yürüyerek Oltu’ya, Oltu’da birleşerek Bardız’a hareket edip 9.Kolordu ile birleşerek Sarıkamış’taki Rus ordusunu arkadan kuşatmaktır. Ancak 10.Kolordunun Oltu’da bir Rus Birliğinin arkasına takılıp, Penek’e kadar kovalar, plan böylece planda değişik olmuş olur. 10 Kolordu Erzurum’dan itibaren yaklaşık 100 kilometre Osmanlı toprağını yürümüş, Narman’da Rus Birlikleri ile karşılaşıp çarpımalar yaparak Allauekber Dağı’nı’i aşıp Beyköy ve Başköy’e varıncaya kadar yüz kilometre yol daha kat etmişlerdir. Hesaplamalar bugünün şartlarına göre yapılmıştır. Harekât, patika ve virajlı yollarda yapılmış, dağ, dere, tepeler aşılmıştır. Bunlarda katıldığında rakamların daha yüksek olacağı aşikardır.
11.Kolordunun Amacı
Erzurum-Horasan’dan hareket ederek Sarıkamış bulunan Rus Ordusunun önünü kesmektir.
Rus ordusu ile ilk karşılaşma ve sıcak çatışmalar: 10.Kolordunun Erzurum’dan başlayan yürüyüşünün 100 kilometresinde Narman’da yapılmıştır. Narman’ın bir bölümü, Oltu, Şenkaya’nın bulunduğu bölge ile Göle (Merdinik) Rus yönetimindeydi. Sınır Oltu-Kaleboğazı olmasına rağmen ilk çatışmaların bulunduğu yer; Narman-Todan ve Narman yaylası arası mevkiinde Rus bir türlü Rus birlikleri bulunmaktaydı. Burada yapılan çatışmalarda 2.500 askerimiz şehit oldu (Ataman, 1990: 46).
Narman’dan ilerleyen kolordu Oltu’ya varmadan, havanında sisli olması nedeniyle, Ardos Yaylasından gelen diğer 10.Kolordu birlikleri ile karşılaştığında düşman kuvvetleri sanarak yapılan çatışmada 2.000 askerimiz şehit oldu (Aksun, 2005:204).
Kolordu, Oltu’da bulunan Rus kuvvetlerini Penek’e kadar kovalar. Penek’te yapılan çarpışmalarda, kesin sayı bilinmemesine bine yakın askerimizin şehit olduğu anlaşılmaktadır. 10.Kolordunun ana gövdesi Allahuekber Dağları’nı aşmak için Kosor-Ersinek’e yönelirken; Penek’te 32.Tümenden ayrılan “Kuzey Harekâtı Destek Birliği” Zuvart-İznos-Eşrefin Boğazı- Kaymak Dağı üzerinden Göle’ye (Merdinik’e) 8 km uzaklıktaki, Harekâtın en doğu noktası olan, Karınca Düzü’ne yürüdü. Karınca Düzü’nde Ruslarla yapılan çarpışmalarda, sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte, çok sayıda askerimiz şehit oldu. Diğer taraftan10.Kolordu Penek-Kosor boğazı arasındaki 8 Km.lik yoldadır. Neredeyse nefes almayı imkansız kılan yoğun kar ve tipi altında kendi yürüyecek, öte yandan 30 ve 31. tümenlere ait dağ toplarını itekleyerek, sürükleyerek götürecektir. 8 Km.lik yol tam 21 saat sürecektir. Saatte ancak 384 metre yol alınabilmiştir. Olayın dehşeti, korkunçluğu ve talihin ters dönmesi budur.91. alayın Penek-Kosor boğazı yürüyüşü hiçbir hesaba, hiçbir askeri kurala ve akla uymayan bir olaydır.*Kaynak: Cavit Marancı, Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay.
Harekât planına göre Oltu’dan Bardız’a ulaşması ve burada 9.Kolordu ile birleşip Sarıkamış’a ilerlemesi gereken 10.Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Bey’in plan dışına çıkması ve gereksiz yere Rusların Oltu müfrezesini Kosor Boğazı içlerine doğru takip etmesiyle bir çıkmaza girer. Bu takip, kolordunun artık Bardız’a yönelmesine imkân vermeyecek şekilde kolorduyu Ardahan istikametine kanalize etmiş ve Bardız’da 9.Kolordu ile birleşemeyecek duruma gelmiştir. Ancak her halükârda 10.Kolordunun Sarıkamış’a ulaşma sorumluluğu bulunduğundan, cebrî yürüyüşe hiç de uygun olmayacak şekilde Kosor’dan Beyköy’e Allahuekber Dağları’nı aşmak durumunda kalmıştır. Daha ayrıntılı bilgi için bakınız.
Recep Oguzhan Ben bugün bir öğretmene Sarıkamış Harekatının şehitlerimiz nerede şehit oldu diye sordum. Dedi ki “Sarıkamışta”. Hiçbir ülkenin vatandaşı kendi ülkelerinin tarihine bu şekilde davranmaz. Tarih kitapları okuyan Ukraynalı bir komşumuza Sarıkamış Harekatının Şehitleri nerede şehit olmuştur biliyor musun dedim. Erzurum bölgesi sanırım Allahüekber ve Ersinek diye dağlarda olabilir çünkü Sarıkamış’a varamamışlar dedi. Ukraynalı bir kadın hiç sizin gibi ne farkeder demedi..
Hal böyleyken;
- Yaklaşık 150 km’lik bir alanda Rus ordusu ile sıcak çatışmaların olduğu, şehitlerin verildiği yerlerin ve sayılarının bilinmesine ve arşivlerde bulunmasına rağmen, harekatın bu kısımlarını bilerek veya bilmeyerek görmemezlikten gelenler, göz ardı edenler, yok sayanlar, şehitlerin Narman, Oltu, Penek, Karınca Karınca Düzü, Bardız ve Soğanlı ’da verilmesine rağmen anma törenlerinin tersinden yapılmasına,
- Anma törenlerinin adının “Sarıkamış Şehitlerini Anma Törenleri” biçiminde algılanmasına ve zihinlerde öyle yerleşmesine, basına da bu biçimde yansımasına sebep olanlar,
- Sadece harekatın bitiş noktası olan Sarıkamış yakınlarına varabilen çok az sayıda askerimizin çarpışmalarını değerlendirip bunu Sarıkamış Harekatı sananlar ve ön plana çıkaranlar ,
- Asılsız ve ucuz hesaplarla şehitleri kendilerine mal edip, başka amaçlar planlayanlar,
- Şenkaya ve Sarıkamış sınırlarını kapsayan milli parka Şenkaya yok sayılarak “Sarıkamış Allahuekber Dağı Milli Parkı” adını verenler,
- Yaklaşık kırk bin şehit Allahuekber Dağlarında dururken Sarıkamış sınırları içinde Allahuekber şehitliği gösterenler,
- Allahuekber Dağları Şenkaya sınırları içinde olmasına rağmen Sarıkamış sınırları içinde de Allahuekber Dağlarını gösterenler,
- Her kim olursa olsun, adı, unvanı ne olursa olsun tarih önünde sorumludurlar. Vicdanlarda yargılanıyorlar. Eninde sonunda bunlar yukarıdaki saydığımız doğru bilenen (sanılan) yanlışlar konusunda tarih önünde yargılanacaklarını,hesap vereceklerini umuyorum.
Bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.
KONU HAKKINDA DAHA FAZLA AYRINTI İÇİN www.selahattinaltas.com/yorenin-tarihi/ TIKLAYINIZ


SÖZDE SARIKAMIŞ ALLAHUEKBER DAĞLARI MİLLİ PARKI
Parkın adını iki açıdan yanlış buluyorum. Birincisi Türkçe dilbilgisi kuralları açısından, diğer ise yeri bakımından. Önce dilbilgisi kuralları açısından inceleyelim: “Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Park” bir zincirleme isim tamlamasıdır. Bu şu anlama geliyor; Sarıkamış’ta bulunan Allahuekber Dağları Milli Parkı. Örneğin; Erzurum Palandöken Kayak Merkezi, Kayseri Erciyes Dağı Zirvesi, Kırşehir Malya Devlet Üretme Çitliği vs. gibi.
Tanıtımında; Erzurum ile Kars’ın Sarıkamış ilçesi sınırları arasında bulunan ve Sarıkamış Ormanları ile Allahuekber Dağlarını kapsayan, 22.520 hektar büyüklüğündeki alan, 19/11/2004 tarih ve 25618 sayılı kanunun resmî gazete de yayınlanması ile Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı olarak ilan edilmiştir denilmektedir. Kars’ın Sarıkamış ilçesi denirken Erzurum’un Şenkaya İlçesi tabirine yer verilmemiş, bu tanımda ve parkın adı verilirken Şenkaya ilçesinin adı anılmayarak adeta yok sayılmıştır. Söz konusu “Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı” adını aşağıdaki şekilde değerlendiriyor, verilen adın yanlış olduğunu düşünüyorum.
Yeri bakımından değerlendirdiğimizde: Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Park denildiğinde Allahuekber Dağlarının Sarıkamış’ta olduğu anlaşılıyor. Halbuki Allahuekber Dağları Sarıkamış’ta değil Şenkaya sınırları içindedir. Hem dilbilgisi kuralları ve hem de yer bakımından yanlıştır. O halde doğrusu nedir? Verilen mevcut isime göre değerlendirdiğimizde “Sarıkamış ve Allahuekber Dağları Milli Parkı“ olmalıydı. Çünkü 22.519 hektarlık park alanının bir kısmı Sarıkamış’ta diğer bir kısmı ise Allahuekber Dağları’ndadır. Parkın tarihi özelliği bakımından ise; S. Harekâtında 9. ve 10. Kolordunun Allahuekber, Soğanlı Dağları ve Bardız’da verdiği yaklaşık 60.000 Şehidi canlandırdığı için en doğru isim “Şenkaya Allahuekber Dağları ve Sarıkamış Milli Parkı” olmalıdır diye düşünüyorum.



TARİHİ VERİLERE UYMAYAN,ASILSIZ YALAN YANLI HABERLER
Neymiş efendim; TRT Haber : Sarıkamış Şehitleri

ŞUNA BİR BAKAR MISINIZ?
Şehitliğin Bulunduğu İl-İlçe: Kars- Sarıkamış.
Şehitler Şenkaya-Allahuekber Dağı’nda verildi. Allah aşkına şehitliğin burada ne işi var.
Şehitliğin İsmi: Allahuekber Dağı Şehitliği.
Şehitliğin yeri: Kars-Erzurum yolu.
Şehitliğin Yapıldığı Tarih: 1996.
Şehit Sayısı: Yoktur.

Şehitliğin bulunduğu yerde şehit yoksa, şehitlerin bulunduğu Allahuekber Dağı’na değil de buraya neden yapılmıştır.

Bakımından Sorumlu Makam: 9.Motorize Tugayı Komutanlığı.
Şehitlik Hakkında Genel Bilgi Notu: Birinci Dünya Savaşı Kafkas Cephesi’nde Rus birliklerini arkadan çevirmek 20 Aralık 1914 ‘te Sarıkamış üzerinden harekata geçen Türk Ordusunun Allahuekber Dağı’nda verdiği binlerce şehidin anısına 19 Ekim 1996 yılında yaptırılmıştır. Şehitlik anıtı civarında gömülü şehit yoktur. Kaynak: Allahuekber Dağı Şehitliği – Şehit, Şehitlikler (sehit.net)



Bilgi notu da yanlış: Sarıkamış’ta bulunan Rus Birliklerini arkadan çevirmek için Allahuekber Dağı’ndan harekata geçen Türk Ordusu olması gerekirken tam tersi belirtilmiş. Bu nasıl kirli ve asılsız bir bilgidir.


KONU HAKKINDA DAHA FAZLA AYRINTI İÇİN https://www.selahattinaltas.com/yorenin-tarihi/ TIKLAYINIZ
Sarıkamış Harekatı’nın 101. Yıldönümü Konuşması
Kıymetli mesai arkadaşlarım, kıymetli basın mensupları ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlayarak ve Sarıkamış Şehitlerini de rahmetle anarak sözlerime başlamak istiyorum.
Benim sizden farkım benim dedem Sarıkamış’ta şehit oldu. Daha sonraki yıllarda torunu Kars’ta valilik yapacaktı. Ben Kars’ta üç buçuk sene valilik yaptım ve oraların tüm topraklarını dolaştım bütün havasını teneffüs ettim. Onun için ben size Sarıkamış Harekatı ile ilgili uzun uzun birşeyler anlatmayacağım. Sadece bazı bilinmeyen noktaları bilgilerinize sunmakla yetineceğim. Sarıkamış hakikaten Ruslara malubiyetten ziyade soğuğa malubiyetin dramıydı, destanıydı hakikaten kahramanlık destanıydı. Arkadaşlarımız bahsettile gayet güzel çarıklarla, yazlık elbiselerle.. Hiçbirimiz bilmiyorum düşündük mü niye yazlık elbiselerle niye çarıklarlaydı ? Çünkü ordu, Yemen’den dönmüştü Yemen’den dönen orduyu çarıklarla ve yazlık elbiselerle Enver Paşa, çok genç yaşta hiçbir tecrübesi olmayan ve kendisini Napolyon Bonapart zanneden bir kişi olarak orduyu hazırlıksızca ve çok acemice bu cepheye sürdüğü için bu kadar telefat bu kadar şahadet yaşanmıştır. Burada ölenlerin hepsi hiç şüphesiz şehittiler, vatanları uğrunda dinleri namusları uğrunda savaştılar ama bunları savaşa gönderenlerin hiç sorumlulukları yok muydu ? Kars ve Sarıkamış’ı birçoğumuz Anadolu zannederiz. Sarıkamış ve Kars Anadolu değildir. Sarıkamış ve Kars güneybatı Kafkasyadır. Yani Kafkasya’da savaş olmuştur. Bu cephenin adı da Kafkas cephesidir aslında. İşin enteresanı Kars, çok defa Ruslarla savaşlara konu olmuş bazen Ruslara verilmiş bazen Türklere geçmiş hatta Karslılar şaka yollu diyorlar ki hiç belli olmaz yine bizi ilerde Türkiye Cumhuriyeti Ruslara verebilir biz dikkatli olalım diye şaka espri yaparlar zaman zaman. Kars böyle alış-verişe konu olmuş bir ilimiz sınır ilimiz.
1828’de Silistre Balkanlar’da elimizden çıkarken, o Namık Kemal’in “Vatan yahut Silistre” piyesini hepiniz duymuşsunuzdur, okumuşsunuzdur. Silistre elimizden çıkarken Kars büyük bi kahramanlık göstermiştir 1828’de ve Ruslar’ı malup etmişti Kars’ta. Ondan dolayı Karslılara Gazi unvanı verilmişti, yani Sultan Abdulmecid Karslılara gazi unvanını verdi ve Kars’ın çoğu resmi evrakında Gazi Kars diye geçer aslında. Sonradan İstiklal Savaşı’nda Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Gaziantep bunun önüne geçti, İstiklal Savaş’ında yararlılık gösterttikleri için o unvanları onlar aldılar ama esas gaziliği hakeden vilayet Kars’tı. Bir bu hususu dile getirmek istedim. Bir de Dünya’da bir tane daha Kars var. O da Kanada’nın başkenti Ottawa’nın 100 km yakınında Kars kasabası var şuan Dünya’da ve Kars’tan zamanla savaşlar nedeni ile Amerika’ya Kanada’ya göç edenlerin orda kurdukları bir kasaba. Daha sonradan da Belediye Meclisi toplanarak Karslıların çoğunluklu olması nedeniyle de buraya Kars adını vermişler bugün Ottawa yakınlarında Kanada’nın Kars kasabası mevcuttur. Yani Karslılar o kadar zulüm, o kadar işkence çekmişler ki bir kısmı oralarda direnirken şehit olurken bir kısmı da yurtlarını terk etmiş gitmişler. Bugün çeşitli harpler nedeni ile yöremize Çorum’a Amasya’ya gelen çok miktarda Karslı Kafkaslı vatandaşımız vardır.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi, Osmanlılar’ın aleyhine sonuçlanıyor ve Batum , o zaman Batum bizim Vilayetimiz , Ahıska, Kars, Erzurum’un Oltu İlçesi, buralar ve Artvin, Ardahan, Sarıkamış Ruslar’ın hissesine düşüyor ve Ruslar burayı kırk yıl idare ediyorlar hükümranlık kullanıyorlar Kars’ta ve kırk yılın sonunda Kars kurtuluyor 1920’de kurtuluyor aslında 1915’te kurtulamıyor. 1915’te ne oluyor ? 1915’te bir İttihat Terakki başta Sultan Abdülhamit Han’ın 33 yıl İngiliz, Fransız ve Almanlar arasında kurduğu dengeyi Almanlar lehine bozan bir iktidar partisi o zaman. Bunlar Almanlar lehine bildiğiniz üzere Yavuz ve Midilli gemileri Almanlar’ın iki gemisi Boğazlar’dan geçiyor göstermelik olarak Karadeniz’e açılıyorlar Osmanlı Devleti bu gemileri İttihat Terakki daha doğrusu bu gemileri satın aldığını bildiriyor bizim diyor bu gemiler. Ondan sonra bu gemiler Rus limanlarını bombalıyor Osmanlı Devleti bu şekilde savaşa giriyor. Yani durup dururken Sarıkamış’ta savaşa girilmiyor ama Enver Paşa’nın hayali 40 yıldır Ruslar’ın egemenliği altında bulunan Sarıkamış’ı, Kars’ı o yöreyi almak tabi. Enver Paşa dediğim gibi müthiş bir vatanperver ama enteresan şekilde bunu da ilk defa duyacaksınız, Türk askeri tarihinde hiç görülmemiş bir şey üç aydan üç aya kendi kendilerine oturup kendi terfilerini yazıp terfi eden subaylar İttihat Terakkiciler dediğimiz Subaylar, Enver Paşa da böyledir, Enver Paşa 26 yaşında Yüzbaşıdır, 32 yaşında Orgeneraldir, Savunma Bakanı’dır, Genelkurmay Başkanı’dır her şeydir yani, harbi idare eden adamdır ve 32 yaşındadır kendisi yani General olacak yaşta felan değildir ama kendi kendilerini terfi ettirerek General olmuşlardır bu kadro. Bu tecrübesiz kadro tecrübeleri olmadığı için de Alman Subaylara emanet etmişlerdir bu harbi. Bu Harbin Komutanı birçoğunuz bilirsiniz bu harbin Sarıkamış’ın Komutanı Von Sanders’dir Alman Generaldir yani Alman General Sarıkamış Harbini idare etti. Enver Paşa bir süre idare etti ondan sonra İstanbul’a döndü baktı ki harp kötü gidiyor. Basın mensuplarının duyması için özellikler söylüyorum bunun için hür ve özgür basın diyoruz, basının hür olması lazım özgür olması lazım, Sarıkamış Harekatını 5-6 yıl yani Cumhuriyet kurulduktan 5-6 yıl sonra halk Sarıkamış Harekatı’nda malup olduğumuzu anladı. O zaman İstanbul’da Devletin kontrolünde bir basın ve hergün gazeteler “Yaşa Enver Paşa, Varol Enver Paşa, Sarıkamış’ta Destan Yazıyor, Sarıkamış’ta Ruslar’ı perişan ettik, Sarıkamış’ta şöyle Kahramanlık gösteriyoruz böyle kahramanlık gösteriyoruz, Sarıkamış her an düşüyor” diye haberler yayınlaya yayınlaya millete yalan haberler yayınlayarak milleti aldattılar. Yani İstanbul’da hiçbir vatandaş Sarıkamış’ta işlerin kötü gittiğini göremedi duyamadı öyle bir enteresanlık vardı. Sarıkamış’ta Enver Paşa hatta bir şeyini daha söyleyim. Kazım Karabekir anılarında söylüyor, Kazım Karabekir biliyorsunuz doğu için çok önemli Komutandır. Kazım Karabekir 1918 Mondros Mütarekesini hiçe sayıp silahlarını teslim etmeyen daha sonra da orada başarılar kazanan hatta Milli Mücadeleyi Atatürk’le beraber başlatan bir komutandır. Kazım Karabekir anılarında diyor ki Genelkurmay’da istihbarat Şube Müdürü olarak sadece Türk Subayı olarak sadece ben vardım gerisi hep Almandı. Daha sonradan beni de Cephe’ye gönderdiler hiç Genelkurmay’da Türk Subay kalmadı. Almanlar idare ettiler Genelkurmay’ı. Öyle de acı bir dram yani sadece soğuk sadece Ruslar sadece tabiatın zor şartları değil Allahuekber dağlarının 3000 m yüksekliği değil idarede müthiş bir zaaf tabi zaafın yaşanması da belki doğal çünkü biz hep Sarıkamış’ı anlatırken tek alır anlatırsak bir şey anlayamayabiliriz Osmanlı Devleti 1912’de Balkan Savaşları’na giriyor, 1914’te Dünya Savaşı’na giriyor ve Dünya Savaşı’nda çeşitli cephelerde savaşıyor biraz önce anlattığım gibi Yemen’de de savaşıyor Yemen’den savaştan dönenler Sarıkamış’a savaşa gönderiliyor çarıklarıyla yalın ayak, entarileriyle. Yemenden dönmüş yazlık entari adamın üzerinde var. Ruslar gayet kuvvetli kaputlar çizmelerle savaşırken bizim Türk askeri kimisi yalın ayak kimisi çarıklarla, entariyle, yazlık kıyafetle savaşıyor.
Dünya Savaşı’nın çeşitli cepheleri var, cephelerden biri de Sarıkamış tabi. Dolayısıyla Osmanlı Devleti çok çeşitli cephelerde savaşmak zorunda ve bundan dolayı da yiyecek içecek yok. İstanbul’dan 3 tane gemimiz yola çıkıyor, Trabzon Limanı’na elbise getirecek giysi getirecek onlarla orduyu giydirecekler, fakat o 3 gemimizi de Zonguldak açıklarında Ruslar batırıyorlar battığı için giysiler de yetişmiyor. Erzurum’da , Erzurumlulara hatta takılırız zaman zaman sizde erkek yok muydu Nene Hatun gibi bir kadın Kahraman çıkmış sizden, halbuki Dünya Savaş’ı o kadar acımasızdı ki 10 milyon 12 milyon insan öldü 1. Dünya Savaşı’nda. Dolayısıyla erkekler, gençler eğitimli nüfus hep öldü. Kadınlar savaşa katılmak zorunda kaldılar Nene Hatun’lar mermi taşıdılar erzak taşıdılar. Erzurum’dan Sarıkamış’a kadar yayan sırtlarında 25 er kg’lık un taşıdılar vatandaşlar. Valiler, Askeri Komutanlar mecbur tuttu vatandaşı, vatandaş sırtında Kars’a kadar Sarıkamış’a kadar un taşıdı ki asker yesin, asker aç kalıyordu. Çok afedersiniz atların dışkılarının içindeki arpaları şeçerek onları ayıtlayarak yiyen askerlerimiz oldu, bu kayıtlarda yazıyor, bu basit bir hikaye felan değil. Aç kaldı hakikaten askerlerimiz soğuk ile beraber. Kimi Rus kurşunu ile kimi soğuktan, kimi bakımsız olması nedeni ile bitten , tifodan, vebadan, tifüsten ölen çok insanımız oldu. İşin enteresanı da şudur, Ruslar cepheye kendileri gelmediler. Ruslar’a esir olan yedi bin Türk vardı, tabi ölen biliyorsunuz doksan bin bazı kayıtlara göre altmış bin, fakat Ruslar’dan da bize esir düşen vardı. Esir düşenlerin sorgulamasında görüldü ki hepsi Türkçe konuşuyor. Anlaşıldı ki Kazaklar harbe sürülmüşler, Kırgızlar harbe sürülmüşler Rusya’nın içinde kadar Türk unsur varsa hepsini Ruslar ön cepheye sürmüşler onlarla bizi savaştırmışlar, aslında kendileri de savaşmamışlar, bir taşla iki kuş vurmuşlar. Hatta birçoğu bilir eskiden kazak lafı ettiğiniz zaman “kazak” kelimesinin karşısında Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktığınız zaman Rus Askeri diye yazıyordur, belki yaşlılar hatırlarlar gençler bilmiyorum Tür Dil Kurumunun Sözlüğünü kullanmıyorlardır belki kullanıyorlarsa açsın baksınlar kazak iki nokta üst üste Rus Askeri’dir. Halbuki Kazak Rus Askeri felan değil Kazakistan koskocaman Dünya’nın 6. büyük yüzölçümüne sahip ülkesi koskocaman bir Türk Devleti. O zaman tabi Rusya’nın egemenliğinde olan bir Türk Deveti, bize karşı savaştırıyorlar Kazakları. Bir şey daha söyleyeyim bu arada antiparantez konunun biraz dışında ama ; Kars’ı ve Sarıkamış’ı çok fazla bilmediğimiz için bunu söylüyorum. Tabya yönünden yani savunma mevzileri yönünden en zengin il en fazla tabyası olan il Kars’tır Türkiye’de. Tabya denildiği zaman genelde Erzurum anlaşılır halbuki birinci Kars’tır ikinci Edirne’dir üçüncü Erzurum’dur. Yani en hassas ilimiz Kars’tır ikinci Edirne’dir üçüncü Erzurum’dur aslında ama Erzurum daha çok ordular savunma hatlarını Erzurum’da kurdukları için Erzurum öne çıkmıştır, üçüncü ordu merkezi Erzurum’da olduğu için Erzurum önem çıkmıştır yoksa Kars demin dedim Kafkasya’dır ve 1064’te Sultan Alparslan tarafından fethedilmiştir yani biz Türkler’in Anadolu’ya girişi 1071 olarak biliriz ya, 1071 Malazgirt Savaşı tabiki Anadolu’ya 1071’de girmişlerdir ama Kars’a yani Kafkasya’ya 1064’te Kars’ta Alparslan yine Bizanslıları malup etmiş ve Kars’ı almıştır. 1064’te yatan şehitlerimiz var orada Hasan Harakani diye evliyaullah bir zat var orada şehit olmuştur o harpte. 1064’te Alparslan’ın ordularında savaşmış ve şehit olmuştur ve Türkiye’nin ilk Türk İslam Camii Ebu Manucehr Camii Kars’tadır, Ermeni sınırında sıfır noktadadır. Bir de Ermeni denilmişken aklıma geldi. Ruslar Sarıkamış Harekatında, iki gönüllü Ermeni Tugayı kullanmışlardır. Ermeniler millet-i sadıka olarak bilinen Ermeniler, ilk defa Sarıkamış Harekatı’nda Rusların yanında yer alıp Osmanlıya karşı savaşmışlardır iki Tugayla. Ondan sonradır ki tehcir kararnameleri, sürgün kararnameleri çıkarılmış Güneydoğu’ya Suriye’ye doğru gönderilmişleridir biliyorsunuz o kadar detayına girmeyeyim. Dolayısıyla bu savaş bu şekilde sona ermiş.
15 Ocak 1915’te Sarıkamış Harekatı bitmiş Türkiye’nin Osmanlı’nın malubiyeti ile bitmiş, Rusları bir yere püskürtmemişiz onlar olduğu yerde Sarıkamış’ta kalmışlar ama Şubat 9’unda bu sefer İngilizler, Fransızlar ve bütün Dünya birleşmiş Çanakkale’ye çıkarma yapmışlar, Çanakkale’de bu sefer başımız belaya girmiş. Çanakkale’de 18 Mart’ta müthiş bir deniz savaşı yani Çanakkale’yi Sarıkkamış’tan, Sarıkamış’ı Çanakkale’den ayırmak pek mümkün değil ikisi de aynı olayın birer parçaları. Biri Ocak’ta bitmiş Sarıkamış, Çanakkale Şubat’ta başlamış 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı, 8 ay süren kara savaşları Çanakkale’de çoğumuz öyle zannederiz sanki hani bir günde hemen düşmanı yenmişiz çekmiş gitmiş düşman, öyle bir şey yok. Düşman karaya çıkarma yapmış aylarca savaşmışız orda. Conk Bayırı’nda süngü savaşları artık boğaz boğaza dediğimiz savaşlar, bir alayımız toptan yokolmuştur. Çanakkale geçilmemiş hakikaten Çanakkale’de müthiş bir mücadele verilmiş ama Sarıkamış’ta biz dram yaşamışız hakikaten. Bir şey daha söyleyim birçoğunuza belki daha önce de söylemişimdir, Sarıkamış Savaşı’nda doksanbin kişi, Çanakkale’de ikiyüzelliüçbin kişi ve o yıl lise mezunu üniversiteye gidecek genç bulunmamış, ortaokul mezunlarını üniversiteye almışlar, 1915- 1916 öğretim yılında üniversiteye ortaokul mezunları girmiş lise mezunları yokmuş yeteri kadar. Böyle badireler atlatmış bu ülke, nereyi kazsanız Türkiye’de bir İstanbul yarımadasında bu vardır bir de Kars’ta vardır nereyi kazsanız hangi metrekareyi kazarsanız kazın şehit kemikleri çıkar ordan insan kemikleri çıkar çünkü o kadar çok savaş olmuş ki sadece Ruslarla on üç defa savaşmışız biz genelde desavaşlar hep Kafkas Cephesi’nde olmuş. Çoğunu Ruslar yenmiş azını da biz. Beşini biz sekizini de Ruslar yenmiş on üç savaşın. Dolayısıyla Sarıkamış böyle bir savaş. Bir sürü insanımız şehit olduğu fakat vatanı uğrunda şehit olduğu hiç kaçmadığı harpten yılmadığı bir kısmının da Ruslara esir olduğu savaşın adı. Bir soğuk dediğimiz düşmanın Türk insanına Osmanlı insanına yaptığı kötülüğün adı Sarıkamış. Sarıkamış gençlerimize çok geniş anlatılmalı. Sarıkamışla ilgili çok fazla kitap var yazılmış, hatta bir tıp Profesörü duydmuşsunuzdur ismini Sarıkamışlıdır kendisi. Sarıkamış’la ilgili dört beş tane onun kitabı var en azından. Kazım Karabekir’in çokça anıları var, orda savaşan Subayların anıları var. Arşivler, Başhekimimizin de belirttiği gibi genelde Rus kaynaklarından alınma arşivlerimiz bizim maalesef o zaman çok sıhhatli tutulmamış dediğim gibi basına bile yanlış haberler verilmiş milletten gizlenmiş Sarıkamış Harekatı. Sarıkamış böyle bir dram. Almanlar açısından Sarıkamış demin belirttiğim gibi Rusları yenebilmek için Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar hepsi öteki cephede Ruslarla beraber. Almanlar Osmanlı ile beraber oluyorlar, Osmanlıya doğuda cephe açtırıyorlar ki Rusya’yı Osmanlılar doğuda meşgul etsin onlar da batıda Ruslarla başedebilsinler ama bizim açımızdan Enver Paşa açısından da kırk yıldır işgal altında olan Sarıkamış’ın, Kars’ın, Ardahan’ın ve Batum’un kurtarılıp anavatana katılması yönünde bir ideal var hedef var ama dediğim gibi Türk halkının Türk askerinin hazırlıksız olması harpten cepheden cepheye koşuyor olması giyecek, yiyecek yönünden çok hazırlıksız olması stokta hiçbirşeyin yok olması bizi savaşın olumsuz sonucuna doğru götürmüştür.
Sarıkamış’lar inşallah bu memlekette bir daha yaşanmaz. Bu memlekette huzur, barış kardeşlik hüküm sürmesini, Sarıkamışlar’ın yaşanmamasını özellikle diliyorum. Bugün, Çanakkale’de Sarıkamış’ta kiminle savaştıksa bugün aynı gruplarla, aynı ideolojilerle,aynı kişilerle, aynı devletlerle savaşıyoruz bunun lütfen farkında olalım. Biz basit bir Güneydoğu’da basit bir terör örgütüyle savaşmıyoruz, bir terör örgütünün arkasında oldukça kuvvetli beş altı tane Dünya Devleti’yle savaşır durumdayız. İnşallah bu badireden de Türkiye Cumhuriyeti Devleti iyi bir sonuçla çıkar kurtulur. Ülkemizin diğer yerlerinde buralarda olduğu gibi her tarafında barış, kardeşlik hüküm sürer huzur hüküm sürer refah hüküm sürer.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sarıkamış Şehitlerine tekrardan Allah’tan Rahmet diliyorum.
Ahmet Kara
Çorum Valisi