Göle Yolculuğu-Germicek Yaylasına Yolculuk

Germicek Yaylasına Yolculuk

YAĞMURA TUTULMUŞTUM-GÖLE YOLCULUĞU
Yaylalar çıkmıştı.Kağnı arabasıyla diğer eşyalarla birlikte bakkal eşyaları da götürülmüştü.Kaldığımız yayla evinin bir köşesi bakkal olarak kullanılıyordu.Biraz şeker,biraz çay,incir ,üzüm,kanfet,sigara vs. bulunuyordu.Komşu God Köyünün yaylasından da alışverişe gelenler oluyordu.1970 li yıllardı.Civar ilçelere ulaşım yaya,atla ve kağnı arabası ile olurdu.Köyler de elektrik olmadığı için doğal olarak yaylalarda da yoktu.Gerçi halen yaylalara elektrik verilmemiştir.
Sözüm ona bakkalda satılan mallar azalmıştı. Göle ye gitmek gerekiyordu.Çünkü Gülveren Yaylası na en yakın yer Göle ydi.Sabah erkenden kalktım.Atı eğerleyip yola koyuldum.Atla tahminen dört saat sürüyordu.Yayladan hemen hafif bir yokuş çıktıktan sonra Hamza Gölleri nin üstünden sık sarıçam ormanları içinden Yongalı Çukuru geçtikten sonra Güzel Yayla ya vardım.Güzel Yayla adından da anlaşıldığı gibi çok güzel bir yayla.Çamlıalan Armışen Köyü nün Yaylası. Güzel Yayla dan sonra Kaymak Dağı nın kuzey yamacını geçtikten sonra Göle düzlüğü gelir.Sık ve kalın gövdeli Sarıçam ormanları içinden ,kuş sesleri arasında takriben oniki sularında Göle ye vardım.
Atımı bir Hana çektikten sonra bir lokantaya varıp karnımı doyurdum.Göle de ufak çaplı toptancılar vardı.Sürekli alışveriş yaptığım bir toptancıya varıp;Bir çuval kıtlama şekeri,biraz çay,bisküvi,incir,kuru üzüm,sığara,kibrit ve benzerlerini aldım.Zaman kaybetmeden atı Handan alıp eşyaların yanına getirdim.Çünkü taşıma aracı attı.Şeker Çuvalını heybe gibi atın bir yanına,diğer eşyaları da diğer yanına denkleştirdim.İyice sarmaladıktan sonra dönüş yolculuğuna başladım.
Saat öğleden sonra iki olmuştu.Açık ve çok güzel bir hava vardı.Önden atın gemini çekerek yola koyuldum.Aylardan Temmuz olduğu için bölgenin en güzel mevsimiydi.Ara sıra geriye dönüp atın üzerindeki eşyaların yolunda gidip gitmediğini kontrol ediyordum.İpler biraz gevşediğinde sıkıyor,yola devam ediyordum.Aşağı yukarı yol yarı olmuştu.Her şey yolundaydı.Kaymak Dağı’nı geçip Güzel Yayla ya yaklaşıyordum.Birdenbire hava bulutlanmaya başladı.Yarım saat geçtikten sonra gök gürleyip yağmur yağmaya başladı.Sicim gibi yağıyordu.Bu şekilde yola devam edemezdim.Çuvaldaki şeker ve diğerleri ıslanırdı.Tabir caizse bir çuval şekeri b ederdik.Etekli bir çamın altına sığındım.Dalları o kadar sıktı ki bir şemsiye gibi bizi koruyordu.Zaman ilerliyordu.Gökyüzünü kaplayan yağmur bulutları ortalığı karanlıklaştırmıştı.Bu deli düzün ortasında öyle durup bekleyemezdim.Ama yağmurda durmak bilmiyordu.O yıllarda buralar tekin yerler değildi.Hırsızların kol gezdiği yerlerdi.Hırsız korkusu,akşam olacak korkusu beni çok tedirgin etmişti.Ama bu şekilde de yola devam edemiyordum.Bir ara yağmur hafiflemeye başladı.Bunu fırsat bilip tabana kuvvet dedim.İlerleyen zaman beni yine de tedirgin ediyordu.Çünkü karanlık sık orman ağaçları arasında yolu bulmak çok zor olurdu. Neyse ki akşamın alacakaranlığına doğru Güzel Yayla ya ulaştım.İnsan sesleri, çocuk sesleri.hayvan seslerini duyunca biraz rahatlayıp kendime geldim.Daha aşağı yukarı iki kilometrelik yol vardı.Zifiri karanlıkta kuytu ormanın içinden nasıl gidebilirim,acaba yaylada kalsam mı,kimde kalsam diye düşünürken devam etmeye karar verdim.
Yongalı Çukur a varınca zifiri karanlık çökmüştü. Çocukluğumda burası hakkında hiçte iyi şeyler anlatılmamıştı. Akşamları yaşlılar bir araya gelince sohbetlerinde cin,şeytan,ölü hikayeleri anlatırlar,çocukların bunlardan nasıl etkileneceklerini hesaba katlamaları akıllarından bile geçmezdi.Yongalı Çukur hakkında da bu tür çok hikayeler çok anlatılmıştı.İşte bu ruh hali içerisinde ormanın kuyu derinliklerinde ilerliyordum.Ağaçtan düşen bir yaprak sesi veya ayak sesleri beni korkutmaya,tüylerimin diken diken olmasına yetiyordu.Neyse ki bir müddet sonra yaylanın göründüğü sırttan yayla göründü.Yaylaya vardığımda herkes yemeğini yeyip çoktan uyumuştu.
Yöreyi tanımayanlara bu anı garip gelebilir.Ne yazık ki elli yıl önce yörenin gerçekleri böyleydi.Aradan geçen elli yıl çok şey değiştirmedi.Bölgeye gelen elektrik ve orman yolu dışında. S.ALTAŞ

GERMİCEK YAYLASINA YOLCULUK
1970 yılında temel eğitimi bitirmiş, er öğretmen olarak Erzurum’un Narman İlçesi Savaşçılar (Todan) Köyü İlkokuluna atanmıştım.İki yıl er öğretmenlik yaptıktan sonra Şenkaya İlçesinin yol üstü köylerinden birkaçını istedim.Bunlar arasında Uğurlu (Hanımkom) Köyü de bulunuyordu.Atamalar yaklaştığında, tayinimin diğer köylere yapılmasının zor olduğunu,Uğurlu Köyüne yapılabileceği söylendi.Uğurlu köyünde öğretmen vardı.Yaylası olan Germicek te de okul bulunuyordu.Yerleşim merkezlerine çok uzak olduğundan yayladan inmeyen,orada kalan ailelerin çocukları için açılmıştı.Oraya yapılmasının ihtimaller dahilinde olduğundan, atamam yapılmadan önce gidip ,ı görmek istedim.
Bir Temmuz günü sabahleyin erkenden bir akrabamla atlara binerek Germicek yolculuğuna başladık.Gülveren Yaylasına tahminen yirmi,yirmi beş kilometre uzaktaydı.Eşek meydanı düzlüğünü arkada bırakarak gediği tırmandık.Gedikten Eşek Meydanı düzlüğü bin bir renkte çiçeklerle bezenmiş çiçek denizini andırıyordu.Gediğin öbür yüzünde Penek Yaylası vardı.Biraz nefes almak ve atları doyurmak için bir akrabanın yaylasına konuk olduk.Atları çayıra bağladık.Otlasınlar diye gemleri çıkarıp,yularları taktık.Terleri kurusun diye de eğerin kayışlarını gevşettik.İkram edilen çayları yudumlayıp biraz dinlendikten sonra atlara atlayıp tekrar yolculuğa devam ettik.Penek yaylası Geniş bir düzlükte, su kenarında kurulmuştu.Düzlükte onlarca yayla bulunuyor.Buraya yaylalar bölgesi de denilebilir.Yüksek plato olan düzlükte su kaynakları bol ve
hayvanlar için otlaklar hayli geniştir.
Yazın bölge hareketlidir.Issız sandığınız bu yerde karşınıza her an bir yaya,atlı yolcu veya kağnı arabasını süren biri çıkabilir.Koyun otlatan çobanlara,başka bir yayladan aldığı hayvanları süren birisini görebilirsiniz.Yazın bu kadar hareketli olan coğrafya Eylülün ortalarından Haziranın ikinci yarısına kadar ıssızdır.Kuş uçmaz kervan geçmez.Ekim ayında kar yağar, bölge Nisan ayına kadar beyaz örtüye bürünür. Kuş sesleri,koyun melemeleri ve kağnı gıcırtılarının yerini,ormanın garip uğultusu,kurt ulumaları ve uzakta bir yerde soğuktan sancılanan tilki bağırtıları alır.
Sarıçam ormanları arasında ,kuş sesleri ve tatlı çam uğultuları dinleye dinleye Germicek Yaylasına vardık.Germicek;Şenkaya’nın en kuzeydeki yerleşim birimi olup,doğusunda Göle,kuzeyinde Ardanuç,batısında ise Olur İlçeleri ile komşudur. Yaylanın yedi ay boyunca karla kaplı olduğunu,ulaşımın kesildiğini,çok acil durumlarda ‘sanka’ denilen atlı kızaklarla Göle ilçesine gidebildiklerini söylediler.Okul da görevli öğretmenin bu süre içinde bir yere gidemediklerini,maaşlarını alamadıklarını, ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını söylediler.Durumu etraflıca öğrendikten sonra dönüş yolculuğuna başladık.
Her nedense, iki yıl er öğretmenliğini tamamlayanların ataması zorunlu olduğu halde, benim atamam yapılmadı. Böylece bu yolculuk bende bir anı olarak kaldı.Görevli olduğum Savaşçılar Köyü de burayı aratmayacak nitelikteydi.Ali Kızıltuğ’un dediği gibi ‘Benim o köylerde çok alacağım var’.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir