Şenkaya Tarihi & Atabeg(k)ler Yurdu

KIPÇAKLAR (ATABEGLER-ATABEKLER ) YURDU YUKARI ÇORUH VE YUKARI KÜR (KURA ) HAVZASI

Atilla’nın ölümünden sonra (453) Bizans saldırıları sonucu Hunlar sahneden çekildi. Bu yıllarda kuzeyden Kafkasları aşarak Kür Irmağı boylarına Oğuz Türklerinden olan iki yeni boy geldi. Orta Asya’dan gelerek Hazar Denizinin kuzeyinden batıya göçen Kıpçak Türkleri Balkaş Gölünden Tuna boylarına kadar geniş coğrafyada hüküm sürmüşlerdir. M.S. 10 yüzyılda, Kıpçak Ülkesinin güneyinde, Hazar Denizi ile Karadeniz arasında Gürcü Krallığı bulunmaktaydı.

1118-1120 yıllarında Gürcü Kralı II. David’in Selçuklulara ve İranlılara karşı savaşacak ordusu yoktu. David, Kafkasların kuzeyindeki komşu Kıpçak ahalisinin çokluğunu, onların savaştaki cesaretlerini, yürüyüşlerindeki çevikliklerini (atlı seferlerini) çok iyi biliyordu. Kral yıllarca önce Kıpçak prenslerinin en soylusu Şaragan oğlu Atrak’ın güzelliği ile ünlü kızı Guran Dukht ile evlenip, onu Gürcistan’ın Kraliçesi yapmıştı. Hem Selçuklular ve İranlılarla savaşmak ve hem de Kıpçakların hükümdarı olan kaynatasının getirmek için güvenilir adamlarını gönderdi. Yaklaşık 45.000 Kıpçak ailesi gelerek, Çoruh-Kür ırmakları boylarına yerleştiler ve güçlü bir ordu kurdular. Gürcistan, bu ordu sayesinde canlandı ve hatta Tiflis’i Selçuklulardan geri alarak topraklarını Erzurum yakınlarına kadar genişletti. Zamanla Gürcistan’da Kıpçak-Kuman varlığı arttı. Bu topraklara yerleşen Kıpçaklar Hıristiyanlığı (Ortodoks) kabul ettiler. Zaman içerisinde Kıpçak Türkleri, devletin ordu, siyaset ve maliyesinde çok etkili hale geldiler. Zamanla güçlenen Kıpçak Atabekleri, 1267 yılında Tiflis’e baş kaldırarak bağımsızlık mücadelesi verdiler. Onların bu faaliyeti İlhanlı Hükümdarı Abaka Han tarafından da desteklendi. Atabek Ailesinin siyasî faaliyetlerinden Gürcü kaynaklarında şöyle bahsedilmektedir: Gürcistan’a gelen Moğollara karşı savaşmak üzere 1266 tarihinde Tiflis’e giden Kıpçak Beyi Caklı Sargis, Gürcü Kralı David tarafından tutuklandı. İlhanlı Kağanı Abaka Han, David’den Sargis Beyi serbest bırakıp kendi yanına göndermesini istedi. Sargis Bey, Abaka Hana, artık Gürcü yönetiminde yaşayamayacaklarını ve bağımsız olmak istediklerini bildirdi. Böylece Abaka Hanın desteğini alan Atabek ailesi, Gürcistan’dan ayrı bir hükümet oldu. Bugünkü Ardahan, Ardahan İlinin Göle, Posof ve Çıldır İlçeleri ile Erzurum’un İspir, Oltu, Narman, Olur, Şenkaya İlçeleri ve Artvin Acara, Bağdacık, Ahısaka, Ahıkelek bölgeleri Atabeğo Yurdu (Sa,Atabeğo) olarak bilinir. Atabeğo’lar1268-1578 yılları arasında yaklaşık 310 yıllık bir dönem hüküm sürmüştür. 1080 tarihinde Sultan Melikşah, Büyük Selçuklu başbuğlarından Emîr Ahmed’i büyük bir ordu ile bölgeye gönderdi. Emir Ahmed, Gürcistan kıralı ll.Giorgi’nin ordusunu mağlup etti. Kür (Kura ) ve Çoruh boylarını kesin olarak aldılar. Türkistan’dan göçüp gelerek yerleşecek yerler arayan Ebû-Yakup ve Isa-Böri adlı boy ve oymak beylerine, yeni açılan Kür (Kura ), Çoruh ve Faşa ırmakları boylarına yerleşmelerini ve buraları korumalarını önerdi.Bunun üzerine bu iki büyük emir 1080 yılı sonlarına doğru Gürcistan’a girdiler ve maiyetlerindeki boyları ve oymakları her tarafa yaydılar. Ahıska, Şavşet, Ardanuç, Acara ve Kütayis bölgelerine yerleşip, buraları Karadeniz’e varıncaya kadar sahiplenip korudular. Böylece bölge Kuzeyden gelen Hıristiyan (Ortodoks) Kıpçak (Kuman) Türkleri yanı sıra güneyden gelen Müslüman Selçuklu Türkmenlerinin yurdu olmuştur. Kıpçaklar da Müslüman oldular.Kaynaklar bu iki Türk boyunun bölgeye yerleşmelerinden önce de bölgede Türk (Turkom-an) Türkmen ve Oğuz boylarının hüküm sürdüklerini belirtmektedir.

1548 yılında Kanuni Sultan Süleyman ,Van ve Tebriz üzerine giderken, Erzurum Beylerbeyi (Tekeoğlu) Mehmet Paşa’yı Atabekler-Yurdu eyaletine komşu kaleleri almaya görevlendirdi. Mehmet Paşa, padişahın desteğiyle 1548 yılında Oltu’nun kuzeydoğusunda ve Penek Suyu sağındaki kaleleri (Pereken-Barakan, Panâk nâm Kal’ası ile Samağar ve Aha ) aldı. Dolayısıyla yöre bu tarihten sonra Osmanlı yönetimine katılmış oldu. Kaynakça: Yukarı Kür ve Çoruh Boyu Atabek-Yurdu M.Fahrettin Kirzioğlu.

Kıpçak Atabek Devlet Yöneticisi Mirze Çabuk’un yaptırdığı kiliseden bir detay. 16. Yüzyıla ait olan bu kitabede “MİRZE ÇABUK” yazmaktadır.
Yer: Bardız Vadisi, Erzurum

Kıpçak Atabek Devlet Yöneticisi Mirze Çabuk’un yaptırdığı kiliseden bir detay. 16. Yüzyıla ait olan bu kitabede “MİRZE ÇABUK” yazmaktadır.
Yer: Bardız Vadisi, Erzuru
m

Erzurum’da 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli bulundu
Erzurum’a 180 kilometre uzaklıktaki Şenkaya ilçesine bağlı Ormanlı Mahallesinde Kıpçaklar dönemine ait olduğu tahmin edilen ve mezarlarda yatan kişilere temsilen yapılan 123 santimetre uzunluğunda, 45 santimetre çapında ‘Taş Baba’ heykeli bulundu. Mahallede çiftçilikle uğraşan Aytaç Alver isimli vatandaş, hayvanlarını otlatırken otların arasında üzerinde motifler olan bir heykel olduğunu fark ettiğini ve Müze Müdürlüğü görevlileriyle bağlantıya geçerek, taşın değerli bir taşa benzediğini ve incelenmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine köye giden Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç, Türkolog Prof. Dr. Osman Mert, Müze Müdürlüğü Koordinatörü Oğuzhan Türk ve Araştırmacı Ömer Faruk Kızılkaya heykel üzerinde incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından heykelin 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli olduğu ortaya çıktı. Görevliler bozkırda özellikle soylular için en yaygın mezar türü olan Kurganlar’da kişinin önemine uygun olarak genellikle ahşaptan gömü odasının üzerine taş ve topraktan bir yığma tepe yükseltilerek bunun üzerinde de ölen kişiyi temsil eden kabaca insan biçimli heykeller dikildiğini ve bu heykellere de genellikle “Taş Baba” ismi verildiğini belirtti.. Heykel özel süngerlere sarılarak Müze Müdürlüğüne getirildi. (Erzurum İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü sitesinden alıntıdır)

Erzurum’da 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli bulundu.
Erzurum’a 180 kilometre uzaklıktaki Şenkaya ilçesine bağlı Ormanlı Mahallesinde Kıpçaklar dönemine ait olduğu tahmin edilen ve mezarlarda yatan kişilere temsilen yapılan 123 santimetre uzunluğunda, 45 santimetre çapında ‘Taş Baba’ heykeli bulundu. Mahallede çiftçilikle uğraşan Aytaç Alver isimli vatandaş, hayvanlarını otlatırken otların arasında üzerinde motifler olan bir heykel olduğunu fark ettiğini ve Müze Müdürlüğü görevlileriyle bağlantıya geçerek, taşın değerli bir taşa benzediğini ve incelenmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine köye giden Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç, Türkolog Prof. Dr. Osman Mert, Müze Müdürlüğü Koordinatörü Oğuzhan Türk ve Araştırmacı Ömer Faruk Kızılkaya heykel üzerinde incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından heykelin 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli olduğu ortaya çıktı. Görevliler bozkırda özellikle soylular için en yaygın mezar türü olan Kurganlar’da kişinin önemine uygun olarak genellikle ahşaptan gömü odasının üzerine taş ve topraktan bir yığma tepe yükseltilerek bunun üzerinde de ölen kişiyi temsil eden kabaca insan biçimli heykeller dikildiğini ve bu heykellere de genellikle “Taş Baba” ismi verildiğini belirtti.. Heykel özel süngerlere sarılarak Müze Müdürlüğüne getirildi. (Erzurum İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü sitesinden alıntıdır)

YÖREDE KİLİSELERİN BULUNMASI, BUNLARIN ERMENİ,RUM VEYA GÜRCÜLERDEN KALMA OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ

Çocukluğumdan hatırlıyorum köyümüz Gülveren’de (İznos) iki kilise kalıntısı vardı.Birisi adını da aldığı Kilisederesi mevkisinde,diğeri ise köyün yukarısında bulunmaktaydı.Kilisederesi’ndekinin yerden bir metre duvar kalıntıları duruyordu.Zamanla define arayıcıları duvarları yıktılar, toprak ve çalılar kaplayarak kayboldu.Yukarıdakinin ise taşları sökülerek evlerde kullanıldı.Bu Kiliselerin kimler tarafından yapıldığını hep merak etmişimdir.İlk aklıma gelen Ermeniler ve Gürcüler olmuştu.Zamanla bölgede hüküm süren Atabek (g) ler Devletinin varlığını öğrenince fikrim değişmeye başladı.

Yukarıda etraflıca değinildiği üzere 1118-1120 yıllarında Hazar Denizi İle Karadeniz arasında hüküm süren Gürcü Krallığı, Selçuklular ve İranlılara karşı savaşacak orduları olmadığından David, Kafkasların kuzeyindeki komşu Kıpçak ahalisinin çokluğunu, onların savaştaki cesaretlerini, yürüyüşlerindeki çevikliklerini (atlı seferlerini) çok iyi biliyordu. Kral yıllarca önce Kıpçak prenslerinin en soylusu Şaragan oğlu Atrak’ın güzelliği ile ünlü kızı Guran Dukht ile evlenip, onu Gürcistan’ın Kraliçesi yapmıştı. Hem Selçuklular ve İranlılarla savaşmak ve hem de Kıpçakların hükümdarı olan kaynatasının getirmek için güvenilir adamlarını gönderdi. Yaklaşık 45.000 Kıpçak ailesi gelerek, Çoruh-Kür ırmakları boylarına yerleştiler ve güçlü bir ordu kurdular. Gürcistan, bu ordu sayesinde canlandı ve hatta Tiflis’i Selçuklulardan geri alarak topraklarını Erzurum yakınlarına kadar genişletti. Zamanla Gürcistan’da Kıpçak-Kuman varlığı arttı. Bu topraklara yerleşen Kıpçaklar Hıristiyanlığı (Ortodoks) kabul ettiler. Zaman içerisinde Kıpçak Türkleri, devletin ordu, siyaset ve maliyesinde çok etkili hale geldiler. Zamanla güçlenen Kıpçak Atabekleri, 1267 yılında Tiflis’e baş kaldırarak bağımsızlık mücadelesi verdiler. Atabeğo’lar1268-1578 yılları arasında yaklaşık 310 yıllık bir dönem hüküm sürmüştür.Bugünkü Ardahan, Ardahan İlinin Göle, Posof ve Çıldır İlçeleri ile Erzurum’un İspir, Oltu, Narman, Olur, Şenkaya İlçeleri ve Artvin Acara, Bağdacık, Ahısaka, Ahıkelek bölgeleri Atabeğo Yurdu (Sa,Atabeğo) olarak bilinir.Yukarıda söz konusu olan kiliseler ve benzeri kiliseler işte bu bölgede 310 yıl yaşamış Hıristiyan Kıpçak Türkleri tarafından yapılmış olabileceği kanaatine vardım.Zira Bardız Vadisindeki bir kitabede Kıpçak Atabek Devlet Yöneticisi Mirze Çabuk’un 16. Yüzyıla yaptırdığı kiliseye ait olan kitabe bunu doğrulamaktadır.

Fotoğraf: Adını köyün eski isimlerinden alan ve bir köylünün evinde muhafaza edilen; “Thasikurki Yazıtı”…

Eski Gürcüce dile ile yazılanı Thasikurki Yazıtı; bir haç-taşı (kva-cvari / ქვა-ჯვარი) üzerine kazınmıştır. Yazıtın en geç 13-14. yüzyıldan kaldığı tahmin edilmektedir. Haç-taşının alt kolu kırılmış olup yazıtta geçen kişi adı bilinmemektedir. Kısa bir yakarış olan yazı, Gürcü alfabesinin Asomtavruli harfleriyle oyulmuştur ve yazıtın bugüne kalan kısmında “Aziz Giorgi kimsesiz … bağışla” (წ(მიდა)ო / გ(იორგ)ი / შ(ეიწყალ)ე / გ(ლა)ხ(ა)კი / ….) ibaresi yer almaktadır. “Thaskurki Yazıtı” “Teimuraz Cocua” tarafından okunmuştur.(5:79)… 

— şenkaya köroğlu köyü ERZURUM‘da.

2 thoughts on “Şenkaya Tarihi & Atabeg(k)ler Yurdu

  • 4 Haziran 2021 tarihinde, saat 11:27
    Permalink

    Selahattin bey tarihî yazınızı okudum öncelikle verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyorum .
    Benim dedem bize kendi sülalemizin Atası olan Kula dedem Van’ın Gürpınar/ Zilanderesi ‘inden Bardız’a oradanda Bardız’ın Şenpınar/Zakim köyüne gelmiş . Şimdi sizde Kıpçak’lardan bahsedince , şunu merak ettim ata dedem Acem türkülerinden olduğu biliniyor . Zakim köyünün ilk kurucularından 1800 lü yılların başında geliyor. Bu konuda tam bir bilgi verebilirmisiniz ?
    Birde köyümüz Şenpınar /Zakim köyünün kolonun boğaz dediğimiz yerde küçük bir kale duvarı var . Bu duvarın taşları bir insan kuvveti ile kaldırılacak taşlar değil ! Hatta biz oraya kala’nın yeri / Kalenin yeri deriz . Burasını inceleme şansınız varmı ?
    Selamlar !

    Yanıtla
    • 4 Haziran 2021 tarihinde, saat 20:11
      Permalink

      Yaşar Bey öncelikle ilginize teşekkür ederim.Yöremize sadece bahsettiğimiz Kıpçaklar yerleşmemiş.1080 tarihinde Sultan Melikşah, Büyük Selçuklu başbuğlarından Emîr Ahmed’i büyük bir ordu ile bölgeye gönderdi. Emir Ahmed, Gürcistan kıralı ll.Giorgi’nin ordusunu mağlup etti. Kür (Kura ) ve Çoruh boylarını kesin olarak aldılar. Türkistan’dan göçüp gelerek yerleşecek yerler arayan Ebû-Yakup ve Isa-Böri adlı boy ve oymak beylerine, yeni açılan Kür (Kura ), Çoruh ve Faşa ırmakları boylarına yerleşmelerini ve buraları korumalarını önerdi.Bunun üzerine bu iki büyük emir 1080 yılı sonlarına doğru Gürcistan’a girdiler ve maiyetlerindeki boyları ve oymakları her tarafa yaydılar.Yani Türkmenlerde yerleşti.Yani Kıpçaklar ve Türkmenler.Söz konusu Türkmen Türklerinden olabilir.”Kalenin yeri” mevkisini inceleme sansım yok.Ancak küçük bir kale kalıntısı olabilir.Selam ve sevgilerimle.

      Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir